Mart 25, 2015

KIZIMDAN ÖNCE KIZIMDAN SONRA


          Kitaplar okurdum. Her yeni kitapta biraz heyecanlanırdım, umutlanırdım da. Çünkü her kitap insanı "öteki"ne biraz daha yaklaştırır. İnsanların kendi kendilerini sınırladıkları aşılmaz duvarlarını biraz olsun indirir. Düşünürdüm, sessiz ve uzun uzun, bazen saatlerce. Benim kadar kafası karışık pek az insan tanıdım. Beynimdeki düşünceleri yerli yerine oturtabilmek için sessiz ve uzun zamanlara ihtiyacım oldu hep. Ve sohbetler ederdik. İnsanlardan, kitaplardan, düşünmekten ve Tanrı'dan...
          Birkaç gün sonra kızımın birinci yaş günü. Ve geçen bir yıl boyunca ben bunların hiçbirini yapamadım. Yorgun ve şaşkındım. Üstelik düşünmeye de hiç vaktim yoktu. Şimdi fincana koyduğum oolong çayım ve yazdığım sayfayı neredeyse karanlıktaki araba farı gibi parlatan güneş eşliğinde doğumdan önce kim olduğunu hatırlayıp tanımlamaya çalışıyorum. Her tanım biraz eksik biraz da uzak görünüyor buradan. Anneysen anne olduğun günden önce kendini nasıl tanımladığının önemi kalmıyor galiba. Anne olmadan önce yaşadığım hayatın ve yaptıklarımın önemsizliğinden bahsetmiyorum. Ama anne olduktan sonra yaptığın her şeyin sebebi ve dayanak noktası değişiyor. Bundan sonra yaşadığın hayatın neredeyse her dakikası bir insanın çocukluk anıları olacak. Başı sıkıştığında ilk o limana sığınacak, yalnız kaldığında bu anılarla avunacak. Bazen hiç istemeden kötü izler bırakırsın başkalarının hayatında. Ama kimse bunu evladına yapmak istemez, durumun farkında olmak lazım. Bu anıların güvenli bir sığınak olması için uğraşmak tam bir zorunluluk. Kitaplar okumaya, uzun uzun düşünmeye ve anlatmaya elbette devam edeceğim. Çünkü ben kendimi bildim bileli hep bunu yaptım. Bir yerlerde saklı bir "hakikat" varsa arayıp bulmalı, hakikati boynu bükük bırakmamalı dedim. Ama bir yanda şimdiye kadar bildiğim usulle  kendi gerçeğimi aramak varsa bir yanda da kollarımdaki ufacık kıza akıl, sevgi ve inançtan mürekkep bir yuva kurmak ihtiyacı var.
          Peki bu ikisi birbirinden tamamen ayrı meseleler midir? Peki anne olmak veya insan olmak bunun gibi bir görevler bütünü müdür? Hakikati ararken bir "hiç"e ulaşmak veya kızıma bırakmak istediğim şahane çocukluğun onun için kıymetsiz olma ihtimali var mıdır? Bence yoktur. Ve inşallah yanılmıyorumdur.
          

1 yorum:

  1. Çocukluğunu temize çekme gibi bir şey annelik.. Kim bilir kaç zamandır yok saydığın anıların dahi beliriverir; neredeyse en gerçek silüetlerine bürünmüş halleriyle.
    Gördüm ki kendin olma, kendini bulma yolculuğuna çıkmışsın, bir tas su dökeyim dedim ardından..
    Yolun açık olsun arkadaşım :)

    YanıtlaSil